Türkiye’nin yaşadığı en büyük depremlerden olan 6 Şubat 2023 depremlerinin yıldönümü yaklaşırken, yaşanan yıkımda 50 bine yakın vatandaş hayatını kaybetmişti. Yıkılan apartmanlar nedeniyle yapılan yargılamalar devam ederken, itiraf ve tespitlere rağmen gerçekleşen tahliyeler sık sık gündeme gelmeye devam ediyor.
Adana’nın Çukurova ilçesi Güzelyalı Mahallesi’nde bulunan Belük Apartmanı’nın yıkılan ve 11 kişinin ölümüne neden olan A bloğu nedeniyle yapılan yargılama, yakınlarını kaybedenlerin tepkilerine neden oldu.
UYGUNSUZ İŞLEMİ İTİRAF ETTİ
Belük Apartmanı, A ve B blok olmak üzere bodrum, zemin ve 14 kat şeklinde ve 28 daireden oluşacak biçimde 1999 depremi öncesinde inşa edildi. Apartmanın yapı kullanım izni ise 8 Aralık 1999 tarihinde verildi. Apartman, 27 Haziran 1998 Ceyhan depremi sonrası denetleme heyeti tarafından incelendikten sonra, B blok için için güçlendirme kararı verildi. Kararın verildiği B blok, 6 Şubat 2023 depremlerinde ayakta kalırken, A blok yıkıldı ve 11 vatandaş hayatını kaybetti.
Yıkımın ardından açılan soruşturmada 16 Şubat 2023 tarihinde ifade veren apartmanın teknik uygulama sorumlusu (TUS) Abdullah Yeldan, inşaat aşamasında ortaya çıkan çok sayıda uygunsuz işlemi itiraf etti. Yeldan, ifadesinin bir bölümünde 1992 yılında Fahri Peker’in kurmuş olduğu Yeni Akkent Yapı Kooperatifi’nin TUS’u olduğunu ve bitene kadarda TUS olarak kaldığını belirtti. Yeldan ayrıca ifadesinde kooperatif sorumlusu ve yöneticilerinin işine karışmadıklarını ve gerekli malzeme kullanımına kendisinin karar verdiğini belirtti.
NEHİR ÇAKILI KULLANILMIŞ
Yeldan, yargılama aşamasında tutuklu olarak geldiği mahkemede ilk duruşmada ise ifadesinde nehir çakılı kullandıklarını ve bu nedenle kolonlarda boşluklar olduğunu belirtti. Betonu sıkıştıracak ekipmanın olmaması nedeni ile de kavak ağaçları ile bu işleme yaptıklarını şu sözlerle dile getirdi:
“O tarihlerde beton dökümü çok zor bir olaydı, Bunu yaşayanlar daha iyi bilir. Ben nehir çakılı kullandım. Bu çakılın içinde büyük taşlar olabiliyordu. Her ne kadar temizlemeye çalışsak da iri taşların kaldığı ve bu taşlardan arındırılmadığı görülüyordu. Beton sıkıştırmada vibratör denen aletimiz yoktu, biz de kavak ağaçları ile sıkıştırıyorduk. Dolayısıyla bu da biz zamanla gördük ki bu yöntem de bazen demirin sıklığından dolayı büyük taşlar kolon kiriş birleşim yerlerinde boşluk bırakabiliyordu. Bunların da zararlı olduğunu biliyoruz ama yapacak bir şeyimiz olmadığı için bir çare bulamadık. Demirler döşendikten sonra biz kontrol ediyorduk. Uygulamada eksik olanı tespit edersek tamamlatıyorduk.”
TAHLİYE EDİLDİ
İfadesinde yapını inşası sırasında eksiklikler olduğunu itiraf eden Yeldan, üçüncü duruşmada tahliye edildi. Mahkeme ayrıca yapının incelenmesi için ODTÜ’ye yazılan yazıya Aralık 2023’te verilen cevapta, İnşaat ve Jeoloji Mühendisliği bölümlerinde bilirkişi kuruluna kayıtlı ve konu ile ilgili görev alabilecek öğretim üyesi bulunmadığından, Mimarlık bölümünde ise depreme dirençli yapısal tasarım konusunda uzman mimar öğretim üyesi bulunmadığından bilirkişi görevlendirmesi yapılamadığı iletildi. Bunun üzerine birçok yargılamada olduğu gibi Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne yazı yazılarak inceleme talep edildi.
BİLİRKİŞİ ATANMADI
16 Ocak 2024’te verilen yanıtta, Jeoloji Mühendisliği ve Jeofizik Bölümleri öğretim üyelerinin iş yoğunluğundan dolayı görevlendirme yapılamayacağı bildirildi. Bunun üzerine ise İstanbul Teknik Üniversitesi’ne yazı yazılarak inceleme talep edildi. 13 Haziran 2024 tarihinde İTÜ’nün cevap yazısında talep edilen bilirkişi incelemesine ait tensip ve tetkikat zaptının tanzimi, hüviyet tespiti ve yemin yaptırılması gibi işlemler, ayrıca bilirkişilere tahakkuk ettirilecek ücret bakımından sadece dava dosya müzekkerelerinin okula İstanbul Adliyeleri kanalı ile gönderilmesi gerektiği iletildi. Mahkemenin usulen yaptığı hata üst yazı ile düzeltilip tekrar İTÜ’ye gönderildiğinde; 09 Temmuz 2024 tarihinde İTÜ’nün cevap yazısında Maden Fakültesi ve Mimarlık Fakültesi’nde bilirkişilik yapacak öğretim üyesi bulunmadığı cevabı verildi. Depremin üzerinden yaklaşık iki yıl geçmesine rağmen 11 kişinin öldüğü yıkımın yargılaması için bilirkişi atanamadı.
Bilirkişi atanamayan yargılamada, Seyhan Kaymakamlığı’nın idari soruşturmasına dair ön inceleme raporunda ise yapının 1975 deprem yönetmeliğine göre bile büyük eksikler içerdiği tespit edildi. Belük Apartmanı’ndan alınan beton numunelerinin yapı ruhsatının tabi olduğu 1975 yılında çıkarılan Afet Bölgelerinde yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik Hükümlerine göre, B225(C18) sınıfında olması gerektiği belirtildi. Yani betonun beton basınç dayanımının(N/mm2)18 olması gerekmekle beraber, 06/02/2023 tarihli deprem neticesinde yıkılan Belük Apartmanı’ndan alınan karot numunelerinin tabi tutulduğu test sonuçlarında: basınç dayanımının 5,7(N/mm2)olduğu, yani 18(N/mm2)’den küçük olduğu ortaya çıktı. Aynı yönetmelikte BÇ I, BÇ II, BÇ III olmak üzere 3 beton çeliği sınıfının tanımlandığı, bunlardan BÇ I etriye, diğerlerinin ise taşıyıcı demir olarak kullanılmakta olduğu Belük Apartmanı’nda BÇ(ST) III sınıfı çelik kullanmak zorunluluğu olduğu vurgulandı. Belük apartmanından alınan çelik numunelerinin, BÇ(ST) III (S420) sınıfında olması ve çeliğin akma dayanımının 420 Newton olması gerektiği halde, 06/02/2023 sonrası alınan çelik numunelerinin tabi tutulduğu test sonuçlarında; çelik çekme deneylerinin yapıldığı ve inşaat çelikleri deneylerinin sonuç vermeyerek olumsuz sonuçlandığı ortaya çıkarıldı.
Seyhan Kaymakamlığı bu tespitler sonucunda Seyhan Belediyesi Eski İmar Müdürü Alim ERDOĞAN, Seyhan Belediyesi İnşaat Mühendisi Füsun GAMSIZ, Seyhan Belediyesi Eski İmar Müdür Yardımcısı Sitare KOÇOĞLU‘nun kusurlu olması nedeniyle haklarında soruşturma açılmasına izin verdi.
‘TEKRAR TUTUKLANMASI GEREKİYOR’
Depremlerin üzerinden iki yıla yakın zaman geçmesine rağmen bilirkişi incelemesi yapılmayan Belük Apartmanı davasında bugün herhangi bir tutuklu bulunmuyor. Davanın avukatlarından Bülent Bülent Akbay son duruma dair yaptığı değerlendirmede ise tabloyu ve şu şekilde taleplerini özetledi:
“1975 yılında, yürürlükteki kurallara uygun bir inşaat yaptırmak bakımından dikkat ve özeni göstermeyen binadaki malzeme ve donatı yetersizliklerini denetlemeyen bu nedenle ikinci derece deprem bölgesinde bulunan ve apartmanın çökmesine ve 11 kişinin göçük altında kalarak ölmesine asli kusurlu olarak neden olan sanık Abdullah Yeldan’nın tekrar tutuklanması gerekiyor. İlgili mevzuat çerçevesinde indirimsiz olarak ağır cezalar verilmesi kaçınılmaz görünüyor.
Malzeme kalitesinde binanın proje ve yapım aşamasında yetersizlikler olması ve binaya ruhsat verilmesi ve 1975 yönetmeliğine bile aykırı davranmaları nedeniyle, sanıkların eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin görevi kötüye kullanma suçundan değerlendirme yapıldığında bile Seyhan Belediyesi Eski İmar Müdürü Alim ERDOĞAN‘ın ifadesinin alınmasına ve gerekliliğinde tutuklanması, Seyhan Belediyesi Eski İmar Müdür Yardımcısı Sitare KOÇOĞLU‘nun ifadesinin alınmasına ve gerekliliğinde tutuklanması gerekliliği kanaatindeyim. Seyhan Belediyesi Eski İnşaat Mühendisi Füsun Gamsız’nın ivedilikle ifadesinin alınmasının ve gerekliliğinde tutuklanması gerekiyor. Davada sanığın Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ilk duruşmasında verdiği savunmasında tüm sorulara ‘biz’ diye bahsettiğinden S.S Yeni Akkent Konut Yapı Kooperatifinin yapı imal tarihindeki koperatif başkanı Fahri Peker başta olmak üzere tüm kooperatif üyelerinin ivedilikle ifadesinin alınması ve gerekliliğinde tutuklanması gerekiyor. Yine 27 Haziran 1998 Ceyhan Depremi sonrası Belük Sitesi A blok için uygun, B blok için güçlendirme kararı veren kurum, kuruluş ve şahıslar hakkında ivedilikle ifade alınması ve gerekliliğinde tutuklanması gerekiyor. Üstelik sanığın itiraflarına rağmen hala tutuksuz yargılamanın devam etmesi bir yargı garabetidir.”