Yaklaşık 500 kilometre çapıyla Uranüs’ün en küçük büyük uydusu olan Miranda, yüzeyindeki devasa kanyonlar, sırtlar ve kraterlerle dikkat çekiyor. Bilim insanları uzun süredir bu çarpıcı yüzey şekillerinin, uydunun Uranüs ile olan kütle çekimsel etkileşimi sonucu oluşan iç ısınmaya bağlı olduğunu düşünüyordu.
Ancak yakın zamanda yapılan bir araştırma, bu yüzey şekillerinin oluşumunda bambaşka bir sürecin etkili olabileceğini ortaya koydu. Bilim insanları, Miranda’nın buzlu yüzeyinin altında büyük bir okyanusun varlığını simüle eden detaylı bilgisayar modelleri geliştirdi.
Bu modeller, uydunun bugünkü halini en iyi açıklayan senaryonun, yaklaşık 100 milyon ila 500 milyon yıl önce yüzeyinin altında devasa bir okyanusun varlığını gerektirdiğini gösterdi.
Küçük Bir Cisimde Büyük Bir Sır
Johns Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacılar, bu kadar küçük bir gök cisminde bir okyanusun bulunmasının son derece şaşırtıcı olduğunu belirtiyor. Bu keşif, Uranüs’ün uydularının düşünüldüğünden çok daha karmaşık ve ilginç olabileceğini gösteriyor.
Güneş Sistemi’nin en uzak bölgelerinde bile, yaşamın temel bileşeni olan suyun varlığına dair kanıtlar bulunması, bilim insanlarını heyecanlandırıyor.
Araştırmacılar, bu okyanusun buzlu kabuğun yaklaşık 30 kilometre altında başladığını ve derinliğinin 100 kilometreye ulaşabileceğini tahmin ediyor. Ayrıca, bu okyanusun küçük de olsa günümüzde hala varlığını sürdürüyor olabileceği ihtimali de üzerinde duruluyor.
Yörünge Rezonansının Etkisi
Bilim insanları, Miranda ve diğer uyduların bir zamanlar yörünge rezonansı adı verilen bir durumda olduğunu düşünüyor. Bu durum, uyduların birbirleriyle ve Uranüs ile olan kütle çekimsel etkileşimlerini artırarak uyduların iç kısımlarını ısıtmış ve sıvı suyun oluşmasına neden olmuş olabilir.
Günümüzde bu senkronizasyon olmasa da, Miranda’nın yüzeyindeki izler, uydunun iç kısmının tamamen donmadığını gösteriyor. Bu da yüzeyin altında hala sıvı su olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.