Araştırmacılar, insan metabolizması, genetiği ve fiziksel yapısından elde edilen verilere dayanarak, Homo sapiens ve diğer hominidlerin Paleolitik dönemde büyük ölçüde etçil olduğunu ortaya koydu. Özellikle büyük hayvanlar, atalarımızın beslenmesinde önemli bir yer tuttu. Araştırmaya göre, bu durum yaklaşık 12.000 yıl öncesine kadar sürdü.
Pleistosen döneminde büyük buzullarla kaplı bir dünyada, mamutlar, mastodonlar ve dev tembel hayvanlar gibi büyük hayvanların bolca bulunması, insanların bu türleri avlamasına olanak tanıdı. Ancak bu ekosistem, günümüzden oldukça farklıydı ve modern avcı-toplayıcı topluluklarla kıyaslama yapmak yanıltıcı olabilir.
Araştırma ekibi, insan vücudunun evrimsel geçmişinin de bu diyetle uyumlu olduğunu belirtti. Örneğin, insan vücudu diğer primatlara göre daha fazla enerji gerektiriyor, özellikle de büyük beyinlerimizin beslenmesi için. Ayrıca, yağları ketonlara dönüştürerek enerji sağlayabilen metabolizma sistemimiz ve yüksek seviyede mide asidi, protein ağırlıklı bir diyetle uyumlu.
İnsan genomundaki değişiklikler de bu etçil beslenmeyi destekliyor. Araştırmacılar, genetik olarak insanlarda yağ bakımından zengin bir diyet için bazı bölgelerin kapandığını, şempanzelerde ise şeker bakımından zengin bir diyet için farklı bölgelerin açıldığını belirtti.
Bu yoğun etçil beslenme yaklaşık 11.700 yıl önce sona erdi ve Neolitik Devrim’le birlikte tarımın yayılmasıyla insanlar daha çok bitki tüketmeye başladı. Ancak bu evrimsel geçmiş, modern diyet için bir rehber niteliğinde değil. Araştırmacılar, geçmişteki çevresel ve ekolojik koşulların bugünle kıyaslanamayacağını vurguluyor.
Bu araştırma, sadece insanlık tarihini anlamak için değil, aynı zamanda evrimsel geçmişimizin çevre üzerindeki etkisini değerlendirmek için de önemli bir katkı sağlıyor. Araştırma, Amerikan Fiziksel Antropoloji Dergisi’nde yayımlandı.