reklam
reklam
DOLAR34,9701% 0.18
EURO36,6308% -0.02
STERLIN44,3370% 0.15
FRANG39,1865% 0.15
ALTIN3.019,55% 0,44
BITCOIN99.524,80-1.459
reklam

IŞiD’le mücadele et bizimle uyumlu geçin

Uluslararası ilişkilerin uzman ismi Prof. İlter Turan, ikinci Trump döneminde, ABD’nin Türkiye’den beklentilerini değerlendirdi. Prof. Turan, Türkiye’nin tavrının da iki ülke ilişkilerinde belirleyici olacağını söyledi.

Yayınlanma Tarihi : Google News
reklam

Geçen hafta ABD, 47. Başkanını seçti. İsrail’in sadık destekçisi bir kabineyle yeniden Donald Trump dönemi başlayacak. Türkiye’nin, Trump’tan ne beklediğini geçen hafta konuştuk. YPG’yi desteklemeyi bırakması, F35’lerin verilmesi, İsrail’in durdurulması… Peki ABD, Türkiye’den ne isteyecek? Bir dizi Amerikan ve İngiliz üniversitesinde konuk öğretim üyeliği yapmış, Bilgi Üniversitesi Rektörlüğü, Siyasi İlimler Türk Derneği Başkanlığı ve Uluslararası Siyasi Bilimler Derneği Başkan Yardımcılığı ve Dünya Kongresi Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, uzman bir isme Emeritus Prof. İlter Turan’a sordum.

Trump kabinesinin bu kadar tecrübesiz isimlerden oluşmasını nasıl yorumlarsınız?

Trump bu ana kadar yaptığı açıklamalarla Amerika’nın “müesses nizamını” değiştirmeyi hedeflediğini söylüyor. Bu niyetini gerçekleştirmek için o nizamın adamlarını görevlendirmesi beklenemezdi. Görevlendirdiklerini nizam karşıtı bir havuzdan seçiyor. Bunda şaşılacak bir şey yok ama Trump yönetiminin iki sorunla karşılaşması muhtemel. İlkin bu kişilerin yönetim tecrübesi yok, donanımsızlar. Senato’da atanmaları onaylansa bile, yapmak istediklerini gerçekleştirmekte zorlanacaklardır. Fakat ikinci ve belki de daha önemli olan bir husus var. Nizam bunlara direnecek, başarısız olmaları için gayret gösterecektir. Ben Trump kabinesinin başarı şansını pek yüksek görmüyorum.

Kabinenin neredeyse tamamı Netanyahu destekçisi ve İran karşıtı. Bunu gelecek günler için nasıl okumalıyız?

Kabinenin tümü Netanyahu destekçisi ama daha da önemlisi Trump’a şahsi sadakatleriyle temayüz ediyorlar. Trump çatışmaları sona erdireceğini ve Orta Doğu’da barışı tesis edeceğini söyleyen birisi. Bu yönde ilk döneminde de bazı adımlar attı. Dolayısıyla Netanyahu’dan mücadelesini bir an önce sonlandırmasını isteyecektir. Netanyahu da sanıyorum bunun farkında, Lübnan’daki işlerini tamamlayıp, ateşkes sağlamak için elini çabuk tutmaya çalışıyor. Trump, Arapları İsrail’le barıştırma gayretlerine devam edecektir; bu amaçla İsrail’in kendisine yardımcı olmasını isteyecektir. İran’a gelince, tahmin yapmak kolay değil. İran’ın kendi içindeki zaaflardan dolayı bir mücadeleye girmek istemediği aşikâr. Rivayetlere itibar etmek gerekirse, Elon Musk, İranlılarla görüşmeye başlamış bile. Bakarsınız, bir uzlaşma zemini bulurlar.

SORUNLAR DEVAM EDER

Türkiye, kabineyi gördüğünde hayal kırıklığına uğradı. Türkiye karşıtı ve İslamofobik isimler bir arada. Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin nasıl bir seyir izlemesini öngörüyorsunuz?

Türkiye’de birinci Trump döneminde ilişkiler iyiydi gibi yanlış bir izlenim var. S-400 alımı üzerine F-35 projesinden dışlanmamız ve bu uçakların Türkiye’ye verilmemesi, Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının uygulanması, çok kaba bir tehditle Rahip Brunson’un iadesi hep bu dönemde oldu. Amerika’nın Suriye’den çekilmediği gibi, YPG’yi sağlam ortak olarak seçmesi de bu döneme rastladı. Türkiye’nin Suriye’deki hareket kabiliyetinin ABD tarafından sınırlanması da bu döneme tekabül ediyor. Biden yönetimi de bu siyasi çizgiyi devam ettirdi. Sanıyorum, Trump kabinesinin üyeleri bir yana, ordu ve hariciye gibi Amerikan kurumları da artık Türkiye’ye güvenmiyor ve Türkiye’nin yer almadığı B planları geliştiriyorlar. Türk-Amerikan ilişkileri sorunlu çizgisini koruyacaktır. Bir miktar iyileşme ancak Türkiye’nin tavrını değiştirmesiyle örneğin Hamas’a cephe alması, S-400’leri bir başka ülkeye devretmesi gibi jestlerle mümkün olacaktır, ama ülkemiz buna hazır mı, emin değilim.

TÜRKİYE’DEN DAHA AKTİF ROL İSTEYEBİLİR

“Trump 20 alır 1 verir” diye bir söz dolaşmaya başladı. ABD, Türkiye’den ne ister?

Trump kendini iyi bir pazarlıkçı olarak lanse ediyor. Buna karşılık, iş hayatında giriştiği işlerin hemen hepsinde başarısız olmuş. Dolayısıyla becerilerini fazla abartmamak gerek. Bizim cumhurbaşkanımız da, fazla kanıtı olmasa bile, benzer meziyetlere sahip olduğunu ileri sürüyor. Türkiye’den ne istenebileceğine gelince, herhalde Müslüman Kardeşler’e hamilik etme sevdasından tamamen vazgeçmesi istenecektir. IŞİD’le mücadelede daha aktif rol alması istenebilir. Suriye’den çekilmesi talep edilebilir. Amerika’nın koyduğu ticaret kısıtlamalarına daha sıkı uyması istenebilir. Talep edilmese bile, Araplardan çok daha kesin olan İsrail aleyhtarlığını frenlemesi beklenecektir. Çin ve İran’a karşı Amerikan siyasetiyle daha uyumlu davranması istenecektir. Tabii, Türkiye’nin her isteğe olumlu yaklaşması söz konusu olmayacaktır. Bizim ne yapacağımız biraz da hükümetin Amerika ile nasıl geçinmek istediği tarafından belirlenecektir.

BİZİM DE BAZI AVANTAJLARIMIZ VAR

ABD, F-35 yaptırımlarını hafifletebilir mi? Türkiye’ye F-35 verir mi?

Görebildiğim kadar, bir kere S-400 sorunu çözülmeden bu konuda bir ilerleme beklemememiz gerekiyor. Şayet Türkiye Batı blokunun sağlam bir üyesi olduğu konusunda tereddütleri giderirse, F-35 tedariki konusundaki engeller de kalkabilir. Trump’ın mevcut kadrosunun Türkiye’ye güvenmediği ve ülkemizden hazzetmediği aşikâr. Dolayısıyla, bir değişiklik olacaksa, konuyu Trump’ın bizzat ele alması gerekecektir. Bu konuda kuvvetli tarafımız, NATO’ya dönük taahhütlerimizi aksatmamaya çalışmamız ve yeterli savunma harcaması yapmamızdır. Bunun yanında NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olmamızı ve coğrafi konumumuzu da unutmamak gerekiyor.

Elon Musk uzun süre görevde kalmayabilir

Erdoğan’ın umudu biraz da Elon Musk sanki. “İşbirliği yapabiliriz” diyor. Musk Türkiye ile ABD arasında bir yumuşatıcı görevi görebilir mi?

Musk’ın geçmişinde diğer kabine üyelerinin ifade ettiklerine benzer bir Türk düşmanlığı yok. İran’la da şimdiden görüşmeye başladığı söyleniyor. Eğer kabinede kalırsa, belki Türkiye ile daha iyi ilişki kurmanın savunucusu olabilir. Ancak Musk konusunda ben çok ihtiyatlı olmamızı tavsiye ederdim, uzun süre görevde kalmayabilir. Daha şimdiden diğerleri Musk’ın üstüne vazife olmasa da, her işe karıştığından yakınıyorlar. Kabinede yaygın bir Musk düşmanlığı olursa, göreve devamı zor olur. Sonra, daha da önemli bir konu var: Hem Trump hem Musk megaloman iki zat. Kısa sürede birbirilerine tahammül edemeyip kavga etmeleri, Musk’ın bir Trump karşıtı konuma geçmesi beni hiç şaşırtmaz.

Elon Musk

UKRAYNA’YI ANLAŞMAYA ZORLAYACAKTIR

Trump, Putin’le ne yapar? Kabinede Putin ve Esat yanlıları var. Putinci bir istihbarat direktörü var mesela.

Söylediklerimi tekrar etmek pahasına önce şu iki hususu vurgulayayım. İlkin, Trump’ın bir takım bakanları muhtemelen Senato’nun onayını alamayacaklardır. İkinci olarak, bakan olarak atananların temel vasfı kendi görüşleri değil, Trump’a olan sadakatleridir. Kısacası, siyaseti Trump belirleyecek. Trump’un Putin ile daha kolay görüştüğü ve anlaştığı ileri sürülüyor. Fakat daha önemlisi, Trump savaşın bitmesini ister gözüküyor, Ukrayna’ya verilen yardıma da itirazları oldu. Dolayısıyla, Ukrayna’yı Rusların bazı toprak taleplerini kabul ederek anlaşmaya zorlamak isteyecektir.  Suriye’de durum daha karışık. Suriye’nin İsrail açısından bir sorun olmaktan çıkarılması lazım. Rusya ile özerk Kürt bölgeleri kurulması konusunda anlaşmaya çalışacaktır. Buraların İran’ın vekili olan hareketlerden temizlenmesini isteyecektir. Bu konularda Ruslarla da anlaşabilir. Ukrayna’nın, ABD ve Avrupa’dan destek almadan savaşı çok uzun süre devam ettirecek imkanı zaten bulunmuyor. Avrupa, Amerika desteklemese de, Ukrayna’yı direnmesi konusunda destekler mi? Şu ana kadar olan gelişmeler, Avrupa’nın böyle bir tercihe yöneleceğine işaret etmiyor. Tabii, çatışmanın bitmesi için Rusya’nın da savaşı bitirmeye hazır olması lazım. Putin itiraf etmese de, Rusya ağır kayıplar verdi, ekonomisi de büyük zarar görüyor. Dolayısıyla bir barışa yanaşabilir.

reklam