reklam
reklam
DOLAR34,9619% 0.17
EURO36,6662% 0.08
STERLIN44,3348% 0.15
FRANG39,2031% 0.2
ALTIN3.014,12% 0,26
BITCOIN100.224,31-0.526
reklam

İzmir’deki elektrik faciasında İZSU talebine ret

İzmir’de iki kişinin öldüğü olaya ilişkin davada İZSU Genel Müdürü Erdoğan’ın ‘soruşturma izni’ talebi reddedildi.

Yayınlanma Tarihi : Google News
reklam

İzmir’de iki kişinin hayatını kaybettiği ve hem İZSU hem de GDZ Elektrik’ten toplam 42 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Üç gün sürecek ikinci duruşmanın ilk oturumunda, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan ve olaya konu mazgalın yapıldığı dönemin İZSU Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu’nun savunmaları alındı. Duruşmada, iki sanığın avukatları da Erdoğan ve Köseoğlu’nun görevleri gereği memur iznine tabi olduklarını söyleyerek dosyanın ayrılmasını talep etti. Mahkeme ise talepleri reddetti.

İKİNCİ DURUŞMA BAŞLADI

İzmir’de 12 Temmuz’daki sağanak yağışta Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay’ın elektrik akımından dolayı hayatlarını kaybettiği ve aralarında İZSU ve GDZ Elektrik AŞ.’den İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, GDZ Elektrik Dağıtım Genel Müdürü Uğur Yüksel, İZSU önceki dönem genel müdürü Ali Hıdır Köseoğlu, Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan, Gediz Elektrik’ten Dağıtım Sistemi İşletme ve Bakım Müdürü Ekrem Yıldırım ve Yapım İşleri Sorumlusu Uzmanı Alper Doğan’ın da bulunduğu 13’ü tutuklu toplam 42 kişinin yargılandığı davanın ikinci celsesi, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülmeye başladı.

Sanıklar hakkında, “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümünden neden olma suçu”ndan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması, üç gün sürecek.

13 tutuklu sanık ve 9 tutuksuz sanık olmak üzere 22 sanığın dinlendiği ilk duruşmada, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, TEDAŞ’a yazı yazılmasına ve sanıkların HTS kayıtlarının istenmesine karar verilmişti. Davanın ikinci duruşmasına da tutuksuz sanıkların ifadeleriyle başlandı.

“İŞİN YAPILDIĞI DÖNEM BURSA’DAYDIM”

Tutuksuz sanıklardan Ahmet Çelik, SEGBİS ile ifade verdi. Çelik, ifadesinde şunları söyledi:

“Elektrik mühendisiyim. Bahse konu işin yapıldığı dönemde Bursa’daydım. Bununla alakalı dökümler dosyaya sunuldu. Bahse konu firma ile o tarihlerde herhangi bir fiili ya da hukuki bağım bulunmamaktadır. Demircan Firması’nın işleyişinde ya da içinde herhangi bir görevim bulunmamaktadır. 2016’da işin yerini görmeye gelmiştim, firmada bir görevim yoktu. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum.”

“SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM”

Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan, ifadesinde şunları kaydetti:

-Bana bağlı iki yöneticilik var. 5 tane de işletme yöneticiliği var. İki hususa değinmek istiyorum. Bunlardan biri sahada çalışan elektrik işçilerinin eğitimleriyle ilgili. Bunlar sahada işe başlamadan TEDAŞ’ın verdiği eğitimlere gidip başarılı olduklarında belge alıyorlar.

-Belge olmadan iş yapılmıyor. Ekipler 2 kişi çalışıyor. Biri işi yaparken diğeri onu denetliyor. Hatalı durumda işi durduruyor. Bilirkişi raporunda aleyhime olan suçlamaları kabul etmiyorum. Rapora itiraz ediyoruz.

“ARIZA BİRİMLERİ BANA BAĞLI DEĞİL”

Aile avukatlarından Ayşe Sarıçiçek, sanık Arcan’a görev tanımına ilişkin soru sorarken Arcan’ın görev tanımında yapılan işi denetlemek de olduğunu belirtti ve denetim noktasında iki kişinin ölümünde sorumluluğu bulunduğunu ifade etti. Arcan ise “Arıza birimleri bana bağlı değil” sözleriyle yanıt verdi. Duruşmada, Arcan’a denetim üzerinden sorular sorularak yapılan işlerde denetimin eksik olduğu ifade edildi.

“BİLİRKİŞİ RAPORU VERİDEN YOKSUN”

Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve İZSU önceki dönem Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu, SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılarak ifade verdi.

İfade öncesinde Köseoğlu’nun avukatı, müvekkilinin memur olması nedeniyle yargılanmasının izne tabi olduğunu ve sanık sıfatı hakkı kazanmadığını, sanık sıfatıyla huzura alınamayacağı ve kovuşturma geçirmediğini söyleyerek dosyanın ayrılmasını ve gizliye alınmasını talep etti.

Cumhuriyet savcısı ise iddia makamı olarak soruşturmanın gizliliğe alınmasına gerek olmadığını belirterek, talebin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti, avukatın talebini reddetti.

Köseoğlu, iddianamenin teknik veriden yoksun olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:-

-İzmir’in böyle bir olayla anılmayı hak etmediğine inanıyorum. 30 yıldır yerel yönetimlerde görev yapan harita mühendisiyim. 5 yıl İZSU Genel Müdürlüğü’nde çalıştım. Bu bilirkişi raporu üzerine konuşacağım. Ortada bir suç, mağduriyet var…

-Ben İZSU’nun burada kusuru olmadığını anlatacağım. Bilirkişi raporlarında görevleri devreden, devrettiği için suçlu bulunamaz diyor. İZSU yaptığı hiçbir faaliyetinde başkalarına zarar vermez. Bu ızgaranın altında mazgal var. Kablo boru içerisinde ve ızgarayla bir teması yok. İki ızgara arasında kablolar var. Arkadaşlarımız plastik boru üzerine alarak yapıyorlar. Daha sonra orası araç trafiğine açık olarak 4 ay kapalı kalıyor. ‘Eğer bu kablo, yapımına uygun olsaydı bu olay yaşanmayacaktı’ diyor. İddianamedeki tek doğru şey bu. Izgaranın altında mazgal var. Kablo boru içerisinde ve ızgarayla bir teması yok. O bölge için defalarca mor uyarı vardı. Günlerce yağmur yağdı. Kablo ızgaraya temas etseydi, yüzlerce insan ölürdü. Orada çalışma yapan 1 arkadaşım kabloya zarar verseydi, çok farklı sonuçları olurdu. Bu işte imalat hatası yok.

-Boruya zarar verdi deniliyor ama bizim 2 ızgara arasındaki boruya dokunmadan yerinde kalması kaydıyla işi yaptılar. Bilirkişi raporu veriden yoksun. Bu nedenle yeni bir rapor alınmasını talep ediyorum. İZSU’da çalışan arkadaşlarımızın bu imalatta kusuru yoktur. 9 Ocak’taki GDZ çalışmasında bizden sonra müdahale olduğu görülmesine rağmen İZSU Genel Müdürümüz, çalışanlar hepimiz buradayız. Sırf bu bilirkişi raporunun teknik bilgiden yoksun olmasından kaynaklı. Bu kadar teknik bilgi varken biz maalesef böyle şeylerle karşılaşıyoruz. Elim olayda suçu olan vardır. Ama gerçek suçlular için gönderdiğimiz görüntüler izlendiğinde İZSU çalışanlarından kaynaklanmadığını göreceksiniz.

Gediz Elektrik’ten Dağıtım Sistemi İşletme ve Bakım Müdürü Ekrem Yıldırım, söz konusu olayla ilişkin sorumluluğunun olmadığını savunarak şunları söyledi:

“2019 yılında yapılan kablo tesisi ile ilgili bir bilgim ya da görevim yok. Arızaların takibi ya da tamiri bana bağlı birimlerin görevi değil. Sahada bir yapılanması olan bir birim değilim. EPDK tarafından yayınlanan yayınların planlanıp bütçesinin oluşturulması sorumluluğum var. Sahada meydana gelen olaylar ne benim ne de bana bağlı birimlerin görevi değildir. Söz konusu noktada 2022 yılında bakım çalışmaları yapılmış ve EPDK’ya bildirilmiştir. 2024 yılında yapılacak bakımlar da planlanıp bildirilmiştir. Arıza onarım işi dahil olmak üzere bütün işler için bir iş emri oluşturulur. İhbarlar… Bu ihbarlara istinaden oluşturulan iş emirleri ve yapılan işlerde ben ve bana bağlı birimlerin sorumluluğu ve görevi bulunmamaktadır.”

Gdz Elektrik Teknisyeni ve kabul heyetinde görev yapan Erman Çalık, yaşanan olayın kendisinin görev ve sorumluluklarının dışında olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Kabul heyetinin kabloların derinliğini kontrol etme görevi bulunmamaktadır. Kabul heyeti iş bittikten sonra giderek incelemelerde bulunur. Bu incelemeler, gözle görülebilecek incelemelerdir. Olaya konu yerde 80 santimetre doğal gaz borusu bulunmuş ve buna göre çalışma yapılmıştır. Söz konusu borunun derinliği 36+11 santimetredir. Yani kablo kanal derinliğinin 57 santimetre olduğu bilirkişi incelemelerinde tespit edilmiştir. Bu derinlik, yönetmeliğe uygundur.”

İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, ifadesini vermeden önce, müdafileri Erdoğan’ın soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulmasının kanunsuz olduğu ve konumu gereği sanık olamayacağını belirtti. Müdafi Ercan Demir, Erdoğan’ın soruşturulabilmesi için izin alınması gerektiğini söyledi.

4483 Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a işaret eden Demir, müvekkilinin söz konusu kanuna tabi tutulması gerektiğini söyledi.  Demir, “Yaşanan bu kanunsuzluk nedeniyle müvekkilim bugün burada savunma yapmayacaktır” dedi. Demir’in talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

Bunun üzerine savunmasını yapan Erdoğan, şöyle konuştu:

“İşin yapıldığı tarihlerde idarede hiçbir görev ve sorumluluğum bulunmamaktadır. Bu nedenle 4 Ocak’ta yapılan çalışmalar hakkında daire başkanı arkadaşımız gerekli izahatları verdi. 5 Eylül tarihinde asaleten atandım. Genel müdürler, kurumların sadece yöneticileri değildir. Abisi ve koruyucusudur. Bu olay olduğundan bu yana biz Adalet Bakanlığı’na elimizden geldiğince yardım ettik. Yargılanmaktan kaçmamak gerekiyordu. Elimizden gelen yardımı yaptık. Üzerime atılı suçlamaları ve beyanları kabul etmiyorum.

reklam