reklam
reklam
DOLAR38,0107% 0.08
EURO41,4808% 0.03
STERLIN48,5373% 0.08
FRANG44,3429% 0.47
ALTIN3.683,74% 1,17
BITCOIN79.129,800.471
reklam

Uzay araştırmalarında dönüm noktası: Okyanuslar ve yaşam ihtimali keşfedildi

Uzay araştırmalarında yeni bir dönüm noktası yaşanıyor. Uzun yıllardır Uranüs ve beş büyük ayının, donmuş ve yaşam barındıramayan dünyalar olduğu düşünülüyordu. Ancak son yapılan bir araştırma, bu düşüncenin yanlış olabileceğini ortaya koydu ve bu ayların okyanuslara sahip olabileceğini, hatta yaşam barındırabileceğini öne sürdü.

Yayınlanma Tarihi : Google News
reklam

Bilim insanlarının büyük kısmı, Uranüs’ün keşfiyle ilgili bilgilerini, NASA’nın Voyager 2 uzay aracı sayesinde 1986 yılında elde etmişti. Ancak, bu yeni analiz, Voyager 2’nin Uranüs’ün yanından geçtiği dönemde bir güneş fırtınasının etkisiyle bazı yanıltıcı veriler elde ettiğini gösteriyor. Bu da gezegen ve ayları daha önce düşünüldüğü gibi “ölü” dünyalar olarak değerlendirmeye neden olmuştu.

Uranüs, güneş sistemi dışındaki en uzak gezegenlerden biri olarak, buzla kaplı halkalarıyla dikkat çeker. Aynı zamanda, diğer gezegenlere göre yan yatmış bir eksende dönmesi nedeniyle “en garip” gezegen olarak nitelendiriliyor. Voyager 2, bu garip gezegenin yanından geçerek çarpıcı fotoğraflar göndermiş ve veriler paylaşmıştı. Ancak o dönemde elde edilen veriler, Uranüs’ün ve aylarının aktif olmadığı izlenimini uyandırmıştı.

BBC’de yer alan habere göre; Voyager 2’nin sağladığı ölçümler, Uranüs ve aylarının güneş sistemi dışındaki diğer gezegenlerin aylarına benzer şekilde aktif olmadığına işaret etmişti. Ayrıca, Uranüs’ün manyetik alanının, olağandışı şekilde distorsiyona uğramış olduğu gözlemlendi. Bir gezegenin manyetik alanı, gazları ve diğer maddeleri hapseder, ancak Voyager 2 bu maddeleri tespit edememişti. Bu durum, Uranüs ve aylarının yaşam barındıramayacak kadar “steril” olduğunu düşündürüyordu.

Fakat yapılan yeni araştırmalar, bu eski verilerin yanıltıcı olduğunu gösterdi. Voyager 2, Uranüs’ün yanından geçerken güneşten gelen güçlü bir güneş rüzgarı, manyetik alanı geçici olarak bozmuş ve bu da verilerin eksik ya da yanlış olmasına neden olmuştu. University College London’dan Dr. William Dunn, bu yeni bulguların, Uranüs ve aylarının daha önce düşünülenden çok daha heyecan verici bir sistem olduğunu gösterdiğini belirtti. Bu sonuçlar, Uranüs’ün aylarında okyanuslar olabileceği ve yaşam barındırma potansiyelinin bulunduğu ihtimalini güçlendirdi.

Linda Spilker, Voyager programında genç bir bilim insanı olarak Uranüs verilerini incelemişti ve şimdi hala Voyager görevlerinin başbilim insanıdır. Yeni bulgular hakkında yaptığı açıklamada, “Bu sonuçlar gerçekten heyecan verici ve Uranüs sisteminde yaşam olasılığına dair potansiyel bir keşif yapıldığını görmek beni çok mutlu etti,” dedi. Ayrıca, 1986’da elde edilen verilerin günümüzde yeniden değerlendirilmesinin bilim dünyasında yeni keşiflere yol açtığını vurguladı.

Dublin İleri Araştırmalar Enstitüsü’nden Dr. Affelia Wibisono ise, bu bulguların “çok heyecan verici” olduğunu belirtti. “Eski verileri incelemenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor, çünkü bazen bu verilerde, gelecekteki uzay keşif misyonlarına ışık tutabilecek yeni şeyler gizli olabilir,” dedi.

NASA, bu yeni araştırmaların ışığında Uranüs’ü daha yakından incelemek için bir görev başlatmayı planlıyor. Yaklaşık 40 yıl sonra, Uranüs ve aylarına yönelik yeni bir misyon için hazırlıklar sürüyor. NASA’nın Uranüs Yörüngesi ve Probu adlı misyonunun, 2045 yılına kadar gerçekleşmesi bekleniyor. Dr. Jamie Jasinski, bu misyonun planlanırken Voyager 2’nin verilerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Bu yeni araştırmanın, uzay araştırmalarına olan katkıları, gelecekteki misyonları şekillendirecek.

reklam